2023-07-01

SIĞINMACI SORUNU

 -      SIĞINMACI SORUNU

.  Dar bir zaman dilimi içerisinde denetimsiz ve de istenilmeden bu kadar çok sığınmacının, yabancının ülkemize girişine izin verilmesi hiçbir akılcı gerekçelerle açıklanamaz.

.  Bu durum bir çevirme, bir sessiz saldırı ve ele geçirme midir?

.  Sosyo-kültürel özellikleri Türk milleti ile bağdaşmayan ve gerçek kökenleri ne olduğu ve hangi hedef ve amaçlarla ülkemize girdilerine sessiz kalınır gibi olduğumuz bu durum toplumun tüm dengelerini ve huzurunu bozacaktır.

.  Uluslararası ilişkilerde uygulanan yöntem ve kurallar uygulanmalı ve her bir gelen mahkemelerce incelenmeli ve gerçekten siyasi nedenlerle ya da ölüm tehditi nedeni ile mi kaçmıştır, araştırılıp, karara bağlanmalıdır.

.  Yoksulluk ve işsizlik, daha iyi bir yaşam istemek için Türkiye’ye girmeleri, izinsiz ve kaçak olarak girmeleri asla kabul edilmemelidir ve geri gönderilmelidir.

.  Türkiye toplumuna uyum sağlamadıkları ve istedikleri gibi ve bizim toplumsal yaşam düzenimize uygun davranmadıkları yolunda haberler ve rahatsızlıklar son günlerde yayılmıştır.

.  Az bir zaman sonra çok daha bölgesel, kentsel işgaller ve Türk milletini dışlama ile karşılaşıldığında gerçek çatışmalar da ortaya çıkacaktır.

.  Avrupa ülkelerinde son günlerde görülen kavgalar ve ciddi çatışmalar dikkatlice izlenmelidir.

.  Öte yandan parasının çok olduğunu duyduğumuz Arap’ların ülkenin bazı yerlerinde çok yoğun bir yerleşim alanına sahip olup, o yerleri ele geçirmeleri çok ciddi tehlikeler yaratacaktır.

.  Hiçbir çağdaş ve uygar devlet bu tür sıkıntıları ve ülkesinin ele geçirilmesine izin vermez.

.    Öğretmen Gönen Çıbıkcı, GC-A-23.07.02

***************************************************************///

-   Ümit Özdağ, Türkiye'deki sığınmacı sayısını açıkladı:

-5 milyon kayıtlı, 2 milyon kayıtsız olmak üzere 7 milyon Suriyeli

-2 milyon Afgan -2 milyon Afrikalı -Pakistan, Irak, Kuveyt, Rusya ve Ukrayna'dan gelenler 2 milyon

-Toplam 13 milyon

 

 

BÜTÜNSELLİK VE ÖZGÜR OLMAK

BÜTÜNSELLİK VE ÖZGÜR OLMAK

İnsan her şeyden önce ve her konuda önce üzerine düşeni yapacaktır ki hem vicdanen, hem de evrensel ölçütlerin gözlemlemelerinde doğru değerlendirilebilsin.

İç disiplin ve duyarlılık, aklı, bilgiyi doğru kullanmalarla oluşan bir "oto kontrol" ile insan daha güvenli ve huzurlu yaşayabilir.

Bunu yapmak için de her seferinde düşünmesi ve kendini yönlendirmesi gerekmez.

Zaten, beynimiz bizim onu en baştan beri nasıl yönlendirmek istediğimizi, BEN olarak hangi ilkeleri ve sistemleri kurduğumuzu anlar, algılar ve yine geri dönüşüm olarak da bizi (ben) yönlendirir.

Böyle bir sistemi geliştirmek için de bireyin (ben) her zaman boş şeylerden, boş laflardan uzak, yaptığını ve söylediğini çok iyi kavrayarak, dolu dolu ve çabaya, emeğe dayanan bir dünya (yaşam) kurması gerekir.

Dijital çağda nasıl ki verilerimizi gönderiyor, alıyor, veriyor ve de depoluyor isek, bir akıllı telefonu kullanırken neler yapıyor isek ve ne sonuçlar alıyor isek..... bu şablonun çok, çok karesi kadar bir var sayım ile BEYNİN gücünü ve de çalışma sistemini hayal etmeliyiz.

Yeter ki aklı başında, sağ duyulu ve vicdanlı, özgür düşünebilen insanlar olalım.

İşte tüm bu bütünsellik içerisinde ancak "vicdanen özgür" olarak ALLAH'a sığınabiliriz...

.   Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, GC-A-20.08.25-J

İMAN ADINA

 İMAN ADINA

Kuru kuruya, ezberle ve öğretilmiş kalıplarla oluşmuş bir şekilsel "iman" ile ancak çevrendeki insanları kandırabilirsin, onların beğenisini kazanabilirsin.

TANRIYI ve tanrısal gücü ancak kendi özünde içselleştirebilirsen bilgiye ve hakikate erişebilirsin.

Yaradan ise ne senin kandırmalarına gelir, ne de senin ona gücün yeter!

Kendine gelince, zaten sen böylesine bir yolu kendine yakıştırdığına göre, YARADAN sana ne yapsın....

Tanrıyı anlaman ve evrendeki izleri kavrayabilmen için ise temiz bir iç dünyan olması gerektiği kadar da çok çalışman, araştırman ve fikir üretebilmen gerekir.

Yaşadığın alan içerisinde her şeyden önce SEN kendine ispat etmelisin "NE" olduğunu...

Güzel bir ahlakın yoksa olur mu hiç?

Emek harcamadan, araştırmadan ve üretmeden, insanlığa bir fikir, bir bilgi sunmadan olur mu?

Ne farkımız kalır ki...

Öğretmen Gönen ÇIBIKCI,   GC-A-20.08.25-İ

SAHİLLER KİME AİT


- DENİZ KIYILARI, SAHİLLER KİME AİT?

Sahilleri ele geçirip, para ile yer verenler kimlerdir?

Sahillere loca, şemsiye, yatak, şezlong sermek ve para kazanmak isteyenlere hangi kurum izin veriyor?

Her bir karış kumsalı kazanç alanına çeviren bu düzenlemeler aslında oldukça yasal mıdır?

Bu kişilere, şirketlere bu yerlere belediyeler izin mi veriyor?

Kamuya-halka ait olması, halka açık olması gereken kıyıları belediyelerin işletmeye açması, şirketlere vermesi nasıl bir durumdur; yasalara uygun mudur?

Bu yapılanmalara herkes razı olmuş durumda mıdır?

Güçlü bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti bu durum için ne yapabilir?

.    Öğretmen GÖNEN ÇIBIKCI, GC-A-23.06.29, K.